Tükürük glandula parotis, glandula submandibularis, glandula subllingualis ve ağız mukozasının ufak tükürük bezleri tarafından salgılanan bir sıvıdır. Bu sıvı glandula parotisin seröz salgısı ve diğer bezlerin karma salgılarının, yani sero-mukoz ve muko-seröz salgıların toplamı ile oluşur.
Seröz salgı ( seröz sekret ) akıcı, proteinden yoksun mineral tuzlarından zengindir. Asitler, alkalenler, NaCl kuru ve gevrek besinler bu tür sekresyonu (salgılamayı) arttırıcı uyarıda bulunurlar.
Mukoz salgı ( mukoz sekrei ) viskoz (kıvamlı), musinden zengin olup lokmanın kayganlığını arttırır. Özellikle acı ve şekerli maddeler bu tür sekresyonu (salgıyı) arttırıcı etki yaparlar.
TÜKÜRÜK MİKTARI
Günde ortalama 1000 1500 ml. tükürük salgılanır. Salgılanan tükürük miktarı uygu sırasında çok azalır. Buna karşılık psişik (ruhsal), mekaniksel, kimyasal dürtüler salgılanan tükürük miktarını arttırırlar. .
Tükürük miktarı kişilere bağlı olarak da ayrıcalıklar gösterir: Hamilelik tükürük miktarında çok az oranda azalmaya neden olur.
Tükürük pH’sı
Tükürük pH’sı nötr değerler çevresinde değişkendir. Son yıllarda yapılan araştırmalar pH’nın 1 gün içinde 6,1-7,7 arasında değişebildiğini, bir uyan bir dürtü olduğunda ise pH’nın genellikle 7,3 gibi yüksek değerlere ulaşabildiğini göstermektedir.
Ayrıca uzun süreli çiğneme işleminin ve proteinden zengin besinlerin de tükürüğü alkalenleştirdiği bildirilmektedir.
TÜKÜRÜĞÜN İÇİNDE BULUNAN MADDELER:
Tükürüğün içinde bulunan maddelerin oranı çeşitli faktörlere (etmenlere) bağımlı olarak değişkenlik gösterirler. Kısaca özetlenirse tükürüğün içinde şu maddeler vardır:
Su %99,0 99,5
Musin (tükürük glikoproteini)
Çeşitli proteinler
Çeşitli mineraller
Deskuame epitel hücreleri
Lökosit ve lenfositler
Bol miktarda mikroorganizma
İnorganik maddeler : Cl, K, Na, Ca, Mg, H2, PO3, H2SO4“
Tükürükte fosfat ve karbonat iyonları bulunmaktadır. Fosfat iyonları ile bikarbonat iyonları özellikle asit ortamın tamponlanmasında ve remineralizasyon olayında önemli rol oynarlar.
Tükürükte rodan kalium ve rodan natrium da bulunmaktadır, Bunların mikroorganizmalar üzerinde öldürücü etkileri olduğu ileri sürülmektedir. Rodan oranı kadınlarda ve sigara içenlerde artmaktadır.
Organik maddeler ise musin ve proteinlerden başka albumin, üre ve amonyaktır. Bunlardan musinin (karbonhidrat ve amino asit) ağız mikroorganizmaları için iyi bir besin kaynağı olduğu ileri sürülmektedir. Tükürük musinlerinin bakterileri kaplayıp, onları fagositozdan koruduğu son yıllarda anlaşılmıştır.
Tükürük içinde salgısal immunglobulinlerin (İg A) da bulunduğu bilinmektedir.
Tükürük içinde, kısmen gradula parotisten gelen tükürükte bulunan; kısmen de hücre artıklarından ve bakterilerden açığa çıkan enzimler vardır. Bu enzimler hidrolaz ve desmolaz türündendirler. Ayrıca tükürük ve lökosit kökenli lizozim enzimi de bulunmaktadır. Lizozim antibakteriyel bir maddedir. Tükürükte kan grubu maddeleri de bulunmaktadır.
Tükürükte, kan pıhtılaşmasını hızlandırıcı bazı faktörler de vardır.
TÜKÜRÜĞÜN GÖREV VE ETKİNLİKLERİ
Mekaniksel görev ve etkinlikleri:
Tükürük, ağız boşluğunu ıslak tutar ve lokmaları ıslatır, kaygan hale getirir. Ayrıca bazı zararlı maddelerden ağız mukozasını yıkayarak korur.
Enzimlerine ilişkin etkinlikleri:
Özellikle alfaamilaz ve maltaz ile karbonhidrat sindirimini başlatır. Tükürük ve ağız ortamında bulunan epitel hücreleri, granülositler, lenfositler ve bakterilerin birlikte oluşturdukları oksidaz, kollagenaz, glikogenaz, hiyalurinidaz v.b. enzimleri de fonksiyon görmektedirler.
Kimyasal etkinlikleri:
Tükürük, asit ve alkalen maddeleri seyreltik duruma getirir ve taşıdığı bikarbonatlar ve özellikle fosfatlarla bu maddeleri tamponlar.
Tükürük, mine için kalsiyum ve fosfat iyonlarının alışveriş ortamıdır. Ortam aside kaydığında, pH 6,5 5,5 arasında oynadığında, dişten tükürüğe kalsiyum ve fosfat iyonları geçerler, ortam alkalenleştiğinde ise bu iyonlar tekrar diş dokularına tuz kompleksleri halinde çökelirler.
Bakteriostatik etkinlikler:
Taşımakta olduğu lizozimler daha başka maddeler ve redankalium ile bakteriostatik etkileri vardır.
TÜKÜRÜK İLE DİŞ ÇÜRÜKLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİ
Tükürük bazı nitelikleri ile çürük oluşumunu yavaşlatır, hatta önlerken, daha başka nitelikleri ile de çürük oluşumunu kolaylaştırır.
Tükürüğün çürük önleyici nitelikleri:
Tükürüğün en önemli görevlerinden biri ağızda oluşan fermantasyon asitlerini sulandırarak ağızdan uzaklaştırması ve dişleri devamlı olarak yıkamasıdır. Bu yıkamanın yararlı sonucu, 6zellikle alt kesici dişlerde görülebilir. Bu dişler dilin de yardımıyla tükürükle en fazla yıkandıkları için en az çürüyen dişlerden sayılırlar.
Bileşimde bulunan bikarbonat ve fosfat maddeleri nedeniyle tükürük tampon vazifesi görür, yani asitleri nötralize eder. Çürüğe eğilimli kişilerin tükürüğünde organik ya da inorganik birleşiklerdeki fosfor miktarı, çürüğe dirençli kişilere oranla daha az bulunmuştur.
Ayrıca tükürük dişlerin remineralizasyonuna da yardımcı olur, bu tükürüğün akışkanlığı ile ilgilidir.
Tükürüğün çürük oluşumunu destekleyici nitelikleri:
Salgılanan tükürüğün asit karakterinin uzun süre devam etmesi gibi hallerde, tükürük çürüğün oluşumunu destekler. Her ne kadar tükürüğün bolluğu ile çürüğün önleneceği karanti edilemez, se de, tükürüğün azalması ile çürüğün arttığı deneylerle saptanmıştır. Örneğin, ikinci dünya savaşında parotisin tek taraflı zarar gördüğü hastalarda, parotis salgısının azaldığı yarım çenelerde, sağlıklı tarafa oranla daha fazla çürük görülmüştür. Bu durumda «Kserostomia» adı verilen, salgının azalması ve ağız kuruluğu ile tanımlanan bir klinik tablo ortaya çıkar. Bu durum da çürük oluşumuna uygun bir ortam yaratır.
Akışkanlık faktörüne gelince, kıvamlılığı tükürüğün içindeki müsin sağlar. Akışkanlık az olursa plaklar ve fissürlerin üzerini bir musin tabakası örterek, altta kalan besin artıklarının, gene aynı tabaka altında korunan mikroorganizmalar tarafından parçalanmasına ve asit üretimine imkân sağlanmış olur. Asit ortam ağız mikrofrasını, plak oluşumunu, plaklarda oluşan asit ürünlerin nötralizasyonunu etkilediğinden tükürüğün asit karakteri uzun süre devam ederse yine çürük artar. Tükürüğün pH değeri normal olarak nötrdür. Fakat bu değer 24 saat, içinde bazı değişmeler gösterir. Alınan besinlerin cinsi, psişik irkiltmeler, hastalıkların ve alınan ilâçların etkisi bu tür değişmelere yol açar. Minenin asitlerle dekalsifikasyonu için tükürüğün pH değerinin en az 4,5 olması gerekir. Ancak, bu durumda minenin kalsiyum ve fosforunu alabilir, yani damineralizasyon proçesi meydana gelir. Fakat değişik araştırıcılar tarafından yapılan pH incelemelerinde çürüklü ağızlardaki tükürüğün, çürüksüz ağızlara oranla daha çok asit karakterde olduğu hiçbir zaman belirli olarak ortaya çıkarılamamıştır ve yine hiçbir durumda tükürük mineyi demineralize edebilecek asit yoğunluğuna erişememiştir.
Ayrıca, minenin mineral bakımından tükürükle devamlı beslendiği, deneylerle saptanmıştır. İn-vitro bir araştırmada da mine kalsiyum ve fosfor iyonlarıyla zenginleştirilmiş tükürük solüsyonu içerisine konulduğunda minenin yoğunluğunun arttığı saptanmıştır. Bu bulgu ve veriler ışığı altında tükürük ile çürük oluşumu arasındaki ilişkinin kesin olduğu anlaşılmaktadır. Ancak tükürük, çürük oluşumunu dolaylı olarak etkilemektedir.
Tükürük ve çürük konusundaki araştırmaları iki gruba ayırmak olasıdır. Bir grup, tükürüğün fiziksel ve kimyasal niteliklerini örneğin pH, karbonat kapasitesi, fosfor, kalsiyum miktarını incelerken, ikinci grup da tükürüğün biyolojik özelliklerini (balmy risit veya bakteriostatik niteliklerini, fosfataz aktivitesini, enzim etkilerini vb.) araştırmışlardır. Tükürüğün akışkanlığını inceleyen bu araştırıcılara göre, çürük oluşumu, tükürüğün yoğunluğu ve retansiyon yerlerinin derinliği ile doğru orantılıdır.Bu nedenle yapılan kronlarda ve ara yüz dolgularında değinim noktalarına gereken önem verilmeli, BLACK’in kavite prensipleri göz önüne alınarak dolgularda fırça yüzeyleri ihmal edilmemelidir.
Son yıllarda tükürük içindeki antibakteriyel maddelerin bulunduğu ve bu maddeler ile çürük oranı arasında ters bir orantı olduğu çeşitli araştırmalarla saptanmıştır. Günümüz araştırıcıları bu antibakteriyel maddelerin yapısal özellikleri ve mikroorganizmaları etkileme şekilleri üzerine eğilmektedirler.
Bu bölümün sonunda özellikle vurgulanması gereken bir konu vardır. Bunu kısaca şöyle özetleyebiliriz:
Tükürük özellikleri çürüğün oluşumunu hızlandırıcı etki yapabildikleri gibi; bazen de çürüğün oluşunu durdurucu, yavaşlatıcı, iyileştirici etki gösterirler. Hatta tükürük için dişi koruyucu bir faktör terimi bile kullanılabilir.
Ancak, bu koruyucu etkiyi diş yüzeyi ile doğrudan değinimde olduğunda gösterebilir. Diş yüzeyinin temizlenmesi, ortamın nötralleşmesi ve iyon alışverişinin dişin remineralizasyonu yönüne kayması, tükürük dişe doğrudan değdiğinde, diğer bir deyişle diş yüzeyinde bir bakteri plağı olmadığında söz konusudur.
Dişlerde retansiyon yerlerinin bulunması ve çapraşıklıklar ise bu bölgelerde tükürüğün olumlu özelliklerini kaybetmesine neden olur. Tükürük pH sı azalır, yani ortam aside kayar. İyon alışverişi remineralizasyona olanak sağlamaz, tükürüğün akımı yavaşladığından mekaniksel temizlemesi iyi olamaz.
Yanıt Bırak