?:

3. SAYI ANOMALİLERİ

Sayı anomalisi eksiklik ya da fazlalık şeklinde olabilir.

  1. Diş Eksikliği : Memelilerde diş sayısında zamanla olagelen bir azalma görülmektedir. Buna paralel olarak koku alma duyusunda azalma ve görme uyumunda mükemmelleşme de  meydana gelmektedir.

Diş sayısında azalma , çiğneme aktivitesinin azalmasına bağlıdır. Sayı azlığının nedenleri arasındairsiyet de önemli yer alır.

Diş germi ya hiç meydana gelmez, ya atrofiye uğrar, ya da bir gelişim gecikmesi vardır. Bu tipe ‘’ gerçek diş eksikliği ‘’ denir. Bazen de dişler çeneler içerisindegeliştikleri halde herhangi bir nedenle sürmelerini yapamazlar. Bu tipe ise ‘’ zahiri diş eksikliği ‘’ denir.

Gerçek diş eksikliği :

Diş sayısındaki azalma total ya da parsiyel olabilir. Total olana ‘’anadonti’’ parsiyel olana ‘’oligodonti’’ ya da ‘’hipodonti’’ adı verilir.

  1. ANADONTİ, yani dişlerin tümünün birden eksik olması kural dışıdır. Bazı ırsi hastalıklar sırasında görülür.

EKTODERMAL POLİDİSPLAZİ (Christ-Siemens) : Daha çok erkek çocuklarda (% 40) görülen, cinse bağlı, anne tarafından iletilen ressessif karakterde bir anomalidir. Ter ve yağ bezleri yokluğu yanında saç ve kılların azlığı ile karakterizedir.

Bu hastalık sırasında rastlanılan anadonti, ya her iki diş dizisini de etkileyecek kadar önemlidir, ya da yalnız sürekli dişleri ilgilendiren bir oligodontiye rastlanır, bu sonuncu durumda süt dişleri persistansı görülür. Sürmesini yapan sürekli dişler simetrik, küçük, çok kez biçimsiz ve koniktirler. Üst çenede alta oranla daha çok dişe rastlanır.

Çene kemiklerinin bazal bölümleri frontal ve sagital yönde normal gelişim gösterirler. Bu durum, diş kavisleri ile çene kemiklerinin gelişiminin birbirlerine bağlı olmadıklarını doğrular.

Ektodermal polidisplazi tiradına bazan dişeti hiperplazisi, atrofik rinit, tırnak malformasyonları ve zeka geriliği eklenir. Diş noksanlığı nedeniyle çocuğun siması yaşlı bir insan görünümü almıştır. Derileri düz ve kuru, saçları ince ve kırılgandır.

Bu tip anadontilerin lokal tedavisi, çenelerin bazal bölümleri normal geliştiğine göre, protezle yapılır.

  1. OLİGODONTİ (Hipodonti) : Bu tipte bir, ya da birkaç diş eksiktir. Bu anomali nadiren süt dişlerini ilgilendirir, çoğunlukla sürekli dişlerde görülür. Çeşitli araştırıcıların yaptıkları istatistiksel çalışmaların sonucu şöyledir :

Sürekli dişler için : WERTHER – ROTHENBERG (1963) % 2,3, MONTEIL (1962) % 6 , GYESEL (1958) %5, Süt dişleri için : GRAHNEN-GRANATH (1961) % 0,4, CLAYTON (1956) % 0,1, BOLENDER (1964) % 0,3.

Her diş grubunun son dişi en çok eksiklik gösterir: Yan kesici, 2. Küçük azı ve akıl dişi, üçünün birden bulunmamasına da sık sık rastlanılır. BOLK bu durumu, gelecekteki insanların 26 dişten oluşacak diş dizilerine sahip olacakları şeklinde açıklar: 6 kesici – 4 kanin – 4 k.azı – 12 b.azı

Avrupa’ da yapılan istatistiklerde 910 vak’ada üst ve alt akıl dişlerinin röntgende mevcut olmadığı saptanmıştır. Diş redüksiyonunun irsi olduğu düşünülmektedir.

Alt2.k.azı noksanlığına üst çeneden daha çok rastlanır. Yan kesici eksikliği daha çok üst çenede ve hemen hemen akıl dişlerininki kadar sıktır.

Genellikle bir sürekli diş kongenital olarak eksik bulunduğunda, onun üzerinde bulunan süt dişinin persistansına rastlanır. Bu bakımda röntgen kontrolsüz süt dişi çekiminden kaçınmalıdır.

Süt dişlerini ilgilendiren bir germ noksanlığı olduğunda, genellikle bunun yerini alacak olan sürekli diş de gelişemez (AMIOT, 1962). Bununla birlikte BOLENDER (1964) , araştırdığı 8 süt dişi agenezisi vak’asından 2 tanesinin yalnız süt dişlerini ilgilendirdiğini saptamıştır. Araştırıcı bu durumu, süt dişi germlerinin sürekli diş germleri oluştuktan sonra atrofiya olmalarına bağlamaktadır.

ZAHİRİ DİŞ EKSİKLİKLERİ : Bu isim altında, süt azılarının retansiyonu ya da ankilozları ile gömük sürekli dişleri ele almak gerekir.

  1. SÜT AZILARININ RETANSİYONU: ‘’ Submergion, reinclusion, ankiloz’’ gibi isimler de alan bu anomaliye yalnız süt azılarında rastlanıp,süt kesici ve kaninlerde asla görülmez. Çok kez aynı çocuk birçok süt azısı retansiyonu birden gösterir: iki komşu süt azısı, simetrik ya da antagonist  süt azıları, bazen 3-4 süt azısı, simetrik ya da antagonist süt azıları, bazen 3-4 süt azısı birden, en çok alt birinci süt azısı.

Dişin çene kavsi üzerinde yerini aldıktan sonra, hatta bazen çürüyüp dolgu yapıldıktan sonra sekonder olarak alveol kemiğine gömüldüğü görülür.

IZARD VE DORIAN bu retansiyonu, gelişmekte olan 6 yaş dişinin baskısı ile açıklıyorlardı TOMES (1923) , OPENHAIMER (1922) , NOYES (1932) , BRABANDT (1950) , DECHAUME (1966) , alveol kemiğinin o bölgesinde lokalize bir gelişim duraklaması meydana geldiğini söylemektedirler. Aslında bir taraftan alveol kemiği gelişiminde duraklama, öbür taraftan fizyolojik kök rezorpsiyonunda bozukluk olmak üzere ikili bir proçes bahis konusudur (KRONFELD) . Bilindiği gibi, süt dişi kökleri rezorpsiyonu duraklamalarla olur ve rezorpsiyon alanları yeni doku appozisyonları ile onarılmaya çalışılır. Normalde rezorpsiyon hızı, appozisyondan fazla olduğundan kök zamanla bütünüyle rezorbe olur ve diş düşer. Fakat herhangi bir nedenle appozisyon daha fazla olursa, kısmen rezorbe olmuş kökün ankilozuna yol açar. Bu arada komşu bölgelerdeki alveol kemiği normal gelişimini sürdürdüğünden, süt azısı oklüzyon düzeyinden aşağıda kalıp, bazen bütünüyle dişetinin altında kaybolur.

Bazen retine süt dişi kendiliğinden düşebilir. Altında küçük azı varsa malpozisyonda ya da normal pozisyonda gelişimini yapar. Eğer retine dişin çekimi gerekirse, ankilozdan ötürü bir dirençle karşılaşılabilir, çok kez bir alveolektomi gerekir. Çekimden sonra alttaki dişin normal sürebilmesi için yer tutucu yapmalıdır. Alttaki k.azı germi olmadığında, eğer iltihapsal bir komplikasyon yoksa çekime başvurmamalıdır.

  1. GÖMÜK DİŞLER : Normal zamanda süremeyip, perikoroner torbası ağız boşluğu ile ilişkide bulunmayan dişlere ‘’gömük ya da enklüz’’ dişler denilir. Diş dizisinde sayı eksikliğine yol açan bu durum, durum anomalileri olan ektopi ve heteropi’lerden  farklıdır.

Bu anomalinin yalnız sürekli dişlerde görüldüğü kabul edilmekle birlikte BOLENDER (1964) 1250 çocuk üzerinde yaptığı bir araştırmada 2 gömük süt kanini vak’asına rastlamıştır. (Sıklık oranı % 0,1). Gömük kalan dişler gelişimi en geç olan dişlerdir: alt 3, üst 3, üst kanin, küçük azılar, 1.ve2. büyük azılar. Sürnümerer dişler de gömük kalabilirler.

Gömüklük 2 klinik durum gösterir:

Tam retansiyon : Diş tümüyle, kemik ve mukoza ya da yalnız mukoza ile örtülüdür.

Yarım retansiyon : Perikoroner torbanın ağız boşluğu ile bağlantısı vardır, dişler parsiyel olarak ağızda görülürler. Gömük dişlerin çevresindeki kemik ve yumuşak dokuların zamanla rezorpsiyonu sonucu ortaya çıkan bu duruma ‘’dezenklüzyon’’ denir.

Passif bir olaydır, dişlerin normal sürmelerinden farklıdır. Temizleme güçlüğü ve retansiyon nedeni ile bu dişler kolayca çürürler.

Histolojik olarak, gömük dişlerin minesinin daha az lamel kapsadığı ileri sürülür. Bazen mine, sement adacıkları ile yer yer örtülüdür. Pulpa bazen atrofiktir, kireçli degeneresans gösterir. Hücresiz sementin fibrilleri ince olup, dentine dik doğrultudadırlar. Hücrel sement tabakası çok incedir. Gelişmiş ve fonksiyondaki dişlerdeki SHARPEY liflerine burada rastlanmaz. Periodonsiyum ince ve atrofik (0,6 mm. kalınlığında) olup perikoroner aralığa oranla çok dardır. Fibröz bağ dokusundan yapılı perikoroner torba geniştir ve kolestrin kristalleri kapsar. Bir iltihapsal komplikasyon yoksa çevredeki kemik normaldir (CHAPUT 1966).

Gömük Dişlerin Etyolojik Faktörleri :

Lokal ya da genel olabilirler:

LOKAL : a) Dişin kendisine bağlı nedenler :Diş germinin anormal bir pozisyonda oluşması, ya da dişi ilgilendiren biçim anomalileridir. Bazen de dişle çene arasında bir ankiloz meydana gelir.

b) Öbür dişlere bağlı enklüzyon : Sürekli diş üzerindeki süt dişi retansiyon gösterebilir. Süt dişlerinin erken çekimi ile çekim boşluğunun komşu dişler tarafından kapatılması yüzünden, alttaki,sürekli diş süremeyip gömük kalır.

c) Gömük diş bölgesinde bulunan sürnümerer dişler ve odontomalar da sürmeyi engeller. Ameloblastom ve perikoroner kistler de bu gömüklükten sorumlu olabilirler.

d) Kemikle ilgili gelişim bozuklukları da o bölgedeki dişlerin gömük kalmasına yol açabilirler.

GENEL : a) İrsiyet : Önemli bir faktördür. ‘’ Dysostose – Cleido – Cranialis’’ de birden fazla diş retansiyonuna çok sık rastlanılır.

b) Bazı hormonal bozukluklar ve sifilis de enklüzyonlara yol açabilirler.

DYSOSTOSE CLEIDO-CRANIALİS : Vak’ aların, yarısında dominant karakter olarak iletilen her iki cinste de görülen, irsi bir hastalıktır.

Esas semptom, total ya da parsiyel klavikula aplazisidir, çok kez simetriktir. Omuzlar dar ve düşük, toraks aşağı doğru geniştir. Başka iskelet deformasyonlarına da rastlanabilir, epilepsi görülebilir.

Baş-yüz malformasyonları :  Damak kubbesi kemikleşmesinde gecikme olur, ön ve arka fontaneller açık kalır, kafatası büyük ve brakisefal, bazen damak yarığı görülebilir. Burun tabanı yassılaşmış, üst dudak kısa, mandibula normaldir.

Dişler : Sürekli dişlerin sürmesinde gecikme ve buna bağlı süt dişi persistansı görülür. Bütün sürekli dişler gömük kalabilir. Dişlerin çoğu gelişmez, gömük dişlerin kökleri eğri ve kısadır, sement tabakası incedir (RUSTHON). Küçük azılar bölgesinde sürnümerer dişere rastlanır.

Süt dişleri mümkün olduğu kadar ağızda tutulmak üzere tedavi edilmelidir. Ortodontik tedavi pek başarılı olmaz. Gömük dişlerin çekimi de düşünülmeli, gerekli protetik tedavi yapılmalıdır.

Gömük Dişlerin Klinik Belirtileri :  Genellikle hiçbir semptom göstermeyip, muayene sırasında dikkati çekerler. Üzerlerindeki süt dişi uzun süre ağızda kalır. Gömük diş bir kanin ise, vestibüler ya da palatinal bölgede bir kabarıklık, yan kesicinin kuronunda vestibülo-versiyon, kökünde linguo-versiyon, ya da rotasyon görülür. Bazen de süt dişi normal zamanında düşer, bıraktığı boşluk dişler tarafından kısmen kapatılır. Orta kesiciler arasında diastema varsa, gömük bir meziodens akla gelmelidir.

  1. Diş Fazlalığı : ‘’Hiperodonti’’ , ‘’Supernumerary’’ adı da verilen bu anomalinin açıklanması için çeşitli teoriler ileri sürülmüştür:

-GEOFFREY ST. HILAİRE’e göre, ilkel diş germinin bölünmesi bahis konusudur.

-Bazılarına göre atavik bir fenomendir, yani ilk insanların çok sayıdaki diş formülüne dönüştür.

-ADLOFF’ a göre, epitel pervazında meydana gelen bir deviasyon, bir katlanmadan menşe almaktadır. MATHIS’e göre olay, süt ve sürekli diş oluşumları arasındaki zamana rastlar. Bazen de, sürekli dişin oluşumu bittikten sonra olur.

-Irsi bir faktör de var olabilir.

-Bir diğer düşünceye göre de, epitel pervazında süt ve sürekli dişleri meydana getiren tomurcuklardan başka, zamanla atrofiye olup, kaybolan ve yerlerinde epitel kalıntıları bırakan tomurcuklar da vardır. Bazen bunlar atrofiye olacakları yerde gelişerek sürnümerer dişleri yaparlar.

Artı dişler, değişik biçimlerde olurlar. TOMES, normal biçim veboyutta olan sürnümerer dişlere ‘’suplemanter diş’’ normal biçim ve boyutta olmayanlara ‘’sürnümerer diş’’ ismini vermektedir. Fakat daha geniş anlamı kapsadığı için çoğu araştırıcılar bütün fazla dişler için ‘’sürnümerer diş’’ terimini kullanırlar.

Anormal biçimdeki artı dişler: Konik, pirinç tanesi gibi, ya da çok tüberküllü olabilirler. En çok üst çenede olmak üzere alveol kavsinin herhangi bir yerinde gelişebilirler. Bazıları, odontomları da bu sınıfa alırlar. (Üst orta kesiciler arasında, bir ya da iki tane olarak meydana gelen konik artı dişlere ‘’mesiodons’’ ismi verilir.)

Süt dişi dizisini ilgilendiren sayı fazlazıklarında mesiodensler dışında, nadiren anormal biçimde fazla dişe rastlanır.

‘’Pretamporer’’ denilen dişler de vardır. Rudimanter şekilde olan bu dişler doğumdan hemen doğumdan hemen sonra görülürler. Dişeti üzerine zayıf olarak tutunmuş, beyaz renkli, bir iki tane, küçük, beyaz renktedirler. Kısa bir süre ağızda kaldıktan sonra düşerler.

Sürnümerer dişlerin süt ve sürekli dişlerde sıklık oranı şöyledir:

Sürekli dişler için: WERTHER-ROYHENBERG (1939) %3, BRABAND (1953) %0,1 – 0,5 GRAHNEN (1961) % 3 iken, süt dişleri için; GRAHNEN (1961) % 0,3, BOLENDER (1964) % 4’tür.

Erkek çocuklarda kız çocuklardan daha sık rastlanır, ayrıca üst çeneden alt çeneden daha çok görülür. Süt dişlerinde en çok kesiciler bölgesinde sürnümerer dişe rastlanır, kaninler bölgesinde pek nadirdir, sürnümerer süt azısının var olmadığı ileri sürülürse de CHARCIER üst süt azıları bölgesinde bir vak’aya rastlanmıştır. (BOLENDER, 1964).

Sürnümerer süt dişleri bazen komplikasyonlara yol açarlar : normal süt kesicisinin gelişim gecikmesi, vestibülo-versiyonu gibi.

şikayetBunu rapor et

Yanıt Bırak


Yanıt vermek için önce giriş yapmalısın.