?:

Dişeti

Periodonsiyumun bir kısmını teşkil eden dişeti dokusu, ağız mukozasının dişlere yakın olan bölümünü meydana getirir. Periodontal hastalığı klinik olarak ayırt etmek için normal dişeti dokusunu bilmek çok önemlidir.

Dişeti epitelinin normal olarak kabul edilen yapı ve metabolizması yaş, cins, beslenme ve hormonal etkenlerle değiştiğinden normal dişeti tarifi muhtelif klinisyenler tarafından çeşitli şekillerde yapılmıştır. Bununla birlikte, bugün için sıhhatli bir dokunun tarifi klinik ve histolojik olarak kesinleşmiştir. Dişeti dokusunun sıhhatli ve iltihaplı durumları arasındaki farkı alışmamış bir göz zorlukla tayin eder. Bu nedenle, önce normal yani sıhhatli bir dişeti dokusunun özelliklerini inceleyeceğiz.

Dişetinin genişliği üzerine çeşitli etkenler tesir eder. Örneğin: Şahsa göre değişebileceği gibi altındaki kemiğin morfolojisine, diş kuronunun çevresine ve diş, köklerinin bariz oluşuna göre de değişebilir. Ayırıcı nitelik olarak özellikle alt çenenin küçük azı ve kanin bölgesindeki dişeti bandı üst çenedekine nazaran daha dardır. Bazı vakalarda dişeti genişliği 1 mm. kadar dar olabildiği gibi bazı vakalarda da 10 mm.'ye kadar artabilir.

Dişetinin kuron tarafındaki kenarı, vestibül ve lingual kısımlarda mine-sement birleşimindeki kavse uyarken diş aralarındaki boşlukları ise dişeti papilleri doldurur. Dil tarafındaki pembe dişeti dokusu ile koyu kırmızı alveol mukozası arasında ondüleli bir şekilde muko-gingival birleşimin uzandığı görülür. Aynı birleşim vestibül tarafta dudak ve yanağın hareketiyle belirli bir hal alır.

Muko-gingival birleşim, yalnız üst çenede ağız içi tarafında görülmez. Zira bu kısımda dişeti ile damak mukozası bir hudut yapmadan birleşirler.

Dişeti, yüzey özelliklerine göre üç kısma ayrılır:

1) Serbest dişeti veya dişeti kenarı.

2) Yapışık dişeti

3) Dişeti papili

1) Serbest Dişeti: Dişeti kenarı adı da verilen bu kısım dişetinin dişlere en yakın bölümünü teşkil ederek ince bir şerit halinde uzanır. Bu kısım ile yapışık dişeti arasındaki girintiye serbest dişeti oluğu adı verilir. Bu oluk ekseriya belirli değildir. Yapışık dişetinin aksine serbest dişeti biraz oynaktır ve üzerinde pütürler ihtiva etmez. Diş yüzeyine yaklaştıkça dişeti 'kenarının rengi de açılmaya başlar ve en uçta şeffaf bir durum alır. Bunun nedeni, bu bölgenin epitel tabakası altında bağ dokusunun olmamasıdır. Serbest dişetinin diş kısmına bakan ve fizyolojik dişeti cebinin dış duvarını yapan epitel kısmı keratinden yoksundur ve kolayca dış tesirlerden etkilenebilir

2) Yapışık Dişeti: Yapışık dişeti genişliği 1-9 mm. arasında değişen ve mukogingival birleşimden dişeti kenarının apikal istikametteki hududunu yapan serbest dişeti oluğu arasındadır. Bu oluk ekseriya, bariz olarak belirli değildir. Sıhhatli dişetinde mevcut olduğu iddia edilen bu oluğun, bazı şahıslarda iltihapsız dişetinde mevcut olmadığı gösterilmiştir. Dişeti kenarının seviyesi ve orta dereceli iltihabın bu oluğu etkilemediği anlaşılmıştır.

Yapışık dişetinin, altındaki alveol kemiğine ve sementin bir kısmına çok sıkı bir bağlantısı vardır. Bu nedenle, yapışık dişetini sement ve alveol kemiğine ait dişeti diye iki kısma ayırmak mümkündür. Klinik görünüş bakımından, yapışık dişeti üzerinde, bir portakalın üzerindeki pütürleri andıran ufak noktacık halinde çıkıntılar bulunur.

Kök aralarına rastlayan yapışık dişeti bölgelerinde bu pütürler daha barizdir; hatta bazı şahıslarda nodüller şeklinde olabilir. Küçük çocuklarda bu pütürler çök az veya hiç yokken, gençlerde ve orta yaşta daha fazladır, yaşlandıkça da azalır.

Dişetinin bu kısmının başka bir özelliği de pigmentasyonun mevcudiyetidir. Dişeti, bütün ağız dokularının en çok pigmentasyona uğrayan kısmıdır ve bu pigmentasyon birçok vakalarda şahısların derilerindeki pigmentasyonla yakından ilgilidir. Fakat çok esmer renkli şahıslarda bu pigmentasyona rastlanırken bazı çok koyu renkli negrolarda ise buna tesadüf edilmemiştir. Daha ziyade yapışık dişetinin dişeti papilleri altına rastlayan kısımlarda görülebilen bu kahverengi veya siyah melanin pigmentinin hasıl ettiği renk değişikliğinin derecesi ve yaygınlığı şahıstan şahısa değişmektedir.

Yapışık dişeti üzerinde dişler arasına rastlayan kısımlarda serbest dişetinden mukogingival birleşime uzayan dikey oluklar da mevcuttur.

3) Dişeti Papili: Dişler arası dişeti papili diye de isimlendirilen bu dişeti parçası, diş arasını dolduran diş eti kısmıyla komşu iki dişin dişeti kenarlarının ortasından çizilen hayali bir hattın arasında kalır. Böylece, dişlere bakan iki tarafı hafifçe konkav olan ve dişeti kenarının bazı kısımlarını içine alan bir üçgen şeklindedir. Dişeti papili, dişler arasında bir temas olduğu zaman dişler arası boşluğu vestibül ve ağız içi tarafından doldurur. Şayet dişler arasında temas noktaları yoksa bu takdirde dişeti, yine mine-sement birleşimine uygun bir şekilde konvekslik gösterir; fakat yeter derecede dişler arası boşluğu dolduramadığından gerçek dişeti papili olarak isimlendirilemez.

Bir zamanlar, vestibül ve oral taraftan gelen iki papilin diş arasında bir konvekslik yaparak birleştiği zannedilirken, şimdi bu iki papilin sanki iki dağ zirvesinin arasındaki çukurluk gibi bir konkavlık gösterdiği anlaşılmıştır. Bu konkavlık arka dişler arasında normal bir temasın olduğu vakalarda mevcuttur. Şayet dişler arasında aralık varsa gevşek bir dişeti papili mevcut olamaz ve vestibül ile oral kısımlardaki papiller birbiriyle hafif bir konvekslik yaparak birleşirler.

Dişeti papilinin vestibül-lingual yöndeki vestibül ve lingual papiller arasındaki çukurluğa “col” adı verilmektedir. Bu kısmın perodontal hastalığın başlangıç yeri olarak, üzerinde önemle durulmaktadır.

Dişeti mukozasının bütün yüzeyi klinik bir muayenede gözle görülemez. Dişeti oluğu epiteli ve epitelyal ataşman ancak mikroskopik olarak incelenebilir. Dişeti oluğu («crevice»), serbest dişeti ve diş arasında hudutlanan V şeklindeki sığ bir oluktur. Bu oluğun ortalama derinliği 0.69-1.8 mm. olarak bildirilmiştir.

Dişetine, çiğneme mukozası adı da verilmiştir. Mukoza, vücut içerisindeki bütün boşlukları ve bunların dışarıya açılan kısımlarını örten bir dokudur. Ağız mukozası da ağız boşluğunu örter ve fizyolojik ihtiyaçlara uyacak şekilde ağzın çeşitli kısımlarında değişikliğe uğrayarak yerleşmiştir. Esas olarak, ağız mukozası fonksiyon ve histolojik yapı özelliklerine istinat ederek üç kısma ayrılabilir:

  1. Çiğneme mukozası: Ağzın bu mukozasını ihtiva eden dokular dişeti ve sert damaktır.
  2. Dil sırtı mukozası: Dil sırtını özel bir karakter alarak tat hissini almak üzere değişikliğe uğramış bir mukoza örter.
  3. Örtü mukozası: Ağzın diğer kısımlarını örtü mukozası adı verilen koruyucu bir tabaka örter. Dudak, yanak, ağız tabanı, dil altı, yumuşak damak, uvula ve alveol gibi. Bulunduğu yerlere göre de dudak mukozası, dilaltı mukozası, alveol mukozası, v.s. gibi isimler alır.

Alveol mukozası ile çiğneme mukozası arasında histolojik bakımdan önemli bazı farklar vardır. Çiğneme mukozasının epiteli keratin tabakası ihtiva ettiği halde alveol mukozası bundan yoksundur ve kolayca çiğneme baskılarından zarar görebilir. Çiğneme epitel yapışık dişeti kısmı, altındaki alveol kemiğine ve kısmne de semente çok sıkı olarak bağlanmıştır; fibröz fibril demetlerinden zengindir ve epitel ile bağ dokusu arasındaki girinti ve çıkıntılar çok daha fazla ve barizdir. Halbuki alveol mukozası gevşektir ve lüzumlu esnekliğini temin etmek üzere elastik fibrillerden yapılmıştır.

şikayetBunu rapor et

Yanıt Bırak


Yanıt vermek için önce giriş yapmalısın.