Gingivitisleri genel olarak akut ve kronik diye iki bölümde sınıflandırmak mümkündür. Akut gingivitisler kronik olanlarına kıyasla daha az sıklıkla görülürler.
Bu bölümde, akut gingivitislerin etyoloji, klinik özellikler, histopatoloji ve tedavisinden genel olarak bahsedip daha sonra ayrı ayrı özel akut gingivitis şekillerini inceleyeceğiz.
Akut gingivitis halinde dişetlerinde ödemin bulunması bazı yazarlar tarafından bu dişeti iltihabının ödemli gingivitis olarak isimlendirilmesine neden olmuştur. Akut gingivitis deyimi genellikle kronik gingivitisden önce meydana gelen iltihaplar için söylenirse de bazen kronik gingivitisin akut hale geldiği de olur ve bu sebepten dişetlerinin ödemli halini akut gingivitis olarak tanımlamak da yerindedir.
Etyoloji: Dişetlerinin akut iltihabı, fiziksel ve kimyasal etkenlerle olabildiği gibi ağız florasının spesifik ve nonspesifik mikro-organizmalarıyla da meydana gelebilir. Dişetlerine zarar veren birçok etkenler vardır. Bunlardan en fazla genel olanları şunlardır:
- Kromik asit, çinko klorür, iyot, arsenik, gümüş nitrat, fenol gibi kostik ilâçlar ve kuvvetli solüsyonda hidrojen proksidin sık sık kullanılması.
- Fazla sıcak yemek ve içkiler.
- Dişte meydana gelen ağrıyı gidermek üzere hastalar tarafından dişeti üzerine konan aspirinin dişeti mukozasında yaptığı aspirin yanıkları.
- Dişeti dokusuna zarar veren kürdan ve diş fırçası kılları.
- Fazla sigara içenlerde nikotin ve sıcak dumanın dişeti üzerinde yaptığı zararlar.
- Diş tedavisi esnasında dişetleri üzerine gelen travmalar.
- Bazı sistemik hastalık ve durumlarda da dişeti dokusunda akut iltihap reaksiyonu meydana gelebilir. Örneğin: Monositik lösemide olduğu gibi.
Klinik Özellikler: Akut gingivitisin klinik görünüşünde dişetleri üzerinde ve özellikle dişeti kenarları ile dişeti papillerinde şiş, ödemli bir saha ve vezikül veya bül teşekkülü olur. Bütün vakalarda, umumiyetle kronik gingivitisden daha fazla barizleşmiş bir eritem de vardır. Dişetine sonda ile dokunmada kanama olur, dişeti dokusunun kıvamı sünger gibidir ve üzerindeki pütürlü hal kaybolmuştur. Akut gingivitis teşekkül ettikten sonra hastalar kısa bir zaman içerisinde şiddetli ağrılardan şikâyet ederler. Lezyorilar herhangi bir ek irkiltmeye karşı son derecede fazla hassas olurlar. Hatta bazı vakalarda yara sathı üzerindeki nekroze doku dil ile bile hissedilebilir. Yara, çabuk olarak teşekkül eden ince bir epitel tabakasiyle örtülerek iyileşmeye başlar ve tamamen iyileşinceye kadar hassasiyet birkaç gün müddetle devam eder. Genel direnci düşük olan şahıslarda yaranın iyileşmesine imkân olmadan ikinci bir enfeksiyon gelişebilir ve ağrı devam eder; neticede, yara üzerinde cerahat birikir. Aynı zamanda lenf bezlerinde bir büyüme ve hastada düşkünlük hali de vardır.
Sıcak gıda ve içkilerin alınmasıyla dişetlerinde vezikül veya bül teşekkül edebilir ve şayet travmatize olursa üzerindeki epitel yırtılır. Nonspesifik akut gingivitisin bütün şekilleri aniden meydana gelir ve kısa süre devam eder ve iyileşmesi de şayet etyolojik etkenin doku üzerine zararlı tesiri tekrar olmazsa birkaç gün ile bir hafta arasında olur.
Histopatoloji: Akut gingivitisli dokuların mikroskopik muayenesinde dişeti oluğu epitelinde proliferasyon ve ülserasyon görülür. Zarar görmüş kan damarlarından dışarıya çıkan plazma proteinleri şiş ve kanamaya sebep olurlar. Yoğun iltihap hücrelerinden meydana gelmiş bir eksüda mevcuttur ve bağ dokusu içerisindeki lif demetlerinin seyir istikametlerinde ve tamlığında bir bozukluk vardır. Akut gingivitisin en önemli özelliği doku harabiyetinin yanında çok az bir tamir proçesinin mevcudiyetidir.
Damarlarda vazodilatasyon çok barizdir ve damarlardan doku içerisine çıkmış çok sayıda polimorf nüveli lökositlere rastlanır.
Tedavi: Dişetinde meydana gelen yara bazen herhangi bir tedaviye ihtiyaç kalmaksızın birkaç gün içinde kendiliğinden iyileşebilir. Hasta, sıcak ve baharatlı yiyecek ve içecekler almamalıdır. Soğuk içkiler ağrıyı hafifletebilir. Yerel anestezik madde ihtiva eden solüsyonlar veya pastiller verilebilir. Daha ebkili bir tedavi olarak, içerisinde gliserin ve timol bulunan bir ağız gargarası tavsiye edilir.
Ayrıca, ağrı dindirici tabletler ve iltihabı kontrol altına almak, yara yüzeyini korumak amacıyla “Orabase” lı “triamcinolone acetonide” pomadı yerel olarak tatbik edilir. Fakat ağrı çok şiddetli ve zarar da çok yaygın ise kortikosteroidlerin tatbikinden kaçınmalıdır. Şayet lezyon üzerine ikinci olarak bir enfeksiyon eklenmişse 5 gün süre ile 250 mgr. lık antibiyotik tabletlerinden günde 4 defa alınmalıdır. Sıcak tuzlu su gargaraları ödemi, dişetlerinden dışarıya alabildiğinden tavsiye edilmelidir. Bazı anilin boyaları tatbiki de iyi neticeler verebilir.
Akut gingivitislerin özel tiplerinin tedavisinde ne gibi özel tedavi yöntemleri tatbik edileceği ait olduğu bölümlerde belirtilmiştir.
Yanıt Bırak