Dişlerin tükürük akımı, dil, dudak, yanak tarafından mekaniksel olarak temizlenemeyen yerlerine yerleşen beyaz-sarı ya da beyaz-gri renkli organik yığıntılardır. Yapışkan protein ve polisakkaritlerden oluşan bu kitleler içinde fazla sayıda mikroorganizma bulunmaktadır.
Ağız mikroflorasından önemli ayrıcalıklar gösteren plak mikroflorası kişiye, ağızda bulunduğu bölgeye ve kişinin beslenme özelliklerine göre değişimler gösterebilir.
Plak yapısında bulunan mikroorganizmaların çoğunluğunun türüne ve bu türlere ilişkin olarak gelişen plak metabolizmasına göre plak çürüğü ya da marginal gingivitisi, ya da her ikisini birden başlatabilir.
Çürük ya da iltihabın başlaması ve ilerlemesi olaylarında, konağın yani dokuların direnci de belirli bir ölçüde rol oynar.
PLAK OLUŞUMU:
Bir diş yüzeyi zımpara ile üzerindeki birikintilerden temizlendikten sonra aradan 10-15 dakika geçtiğinde dişin üzerinde tükrük glikoproteinlerinden oluşmuş 1 mikron kalınlığında bir organik tabakanın oluştuğu izlenilir. Mine dış zarı ya da daha genel bir deyimle diş dış zarı adı verilen bu organik tabaka tükürük glikoproteinlerinin (musin) mine yüzeyine kısmen çökelmesi, kısmen de mine hidroksiapatitinin bu proteini adsorpsiyonu ile ortaya çıkmaktadır. Diş dış zarını oluşturan tükürük kökenli glikoproteinden oluşmuş film tabakasının, büyük bir bölümünü musin oluşturur. Diş dış zarı üzerinde yer yer lökositler, deskuame epitel hücreleri ve besin artıkları da bulunmaktadır. Bu tür diş dış zarı normalde tüm diş yüzeylerinde bulunan fizyolojik bir oluşumdur. Kalsiyum ve fosfat. iyonlarını, laktik asit ve besit, şekerleri geçiren bir seçici geçirgenliği olan ( semipermeable ) tabakadır.
Bakteri plağı oluşumu; ağız mikroflorasındaki bazı mikroorganizmaların (özellikle koküslerin), bu glikoproteinden yapılı, normal fizyolojik bir oluşum olan diş dış zanna tutunmasıyla başlar. Aynı olayın üst üste tabakalar şeklinde yinelenmesiyle birkaç saat gibi kısa zamanda genç bakteri plağı oluşur.
Plak içindeki mikroorganizmalar; kısa zaman içinde tükürükten gelip yerleşmiş proteinleri, lökositleri, deskuame epiteî hücrelerini, besin artıklarını kendi metabolik gereksinimleri için kullanırlar ve plak içinde üremeye devam ederler. Bu mikroorganizmalar ortamdaki karbonhidratlardan aynı zamanda ekstrasellüler polisakkarit üretirler ve 24 saat gibi kısa bir süre içinde plak organik matriksinde tükürük glikoproteinlerinin ve diğer organik birikintilerin yerini mikroorganizmalarm ürettikleri ekstrasellüler polisakkaritler alırlar. Bu ekstrasellüler polisakkaritlerin büyük bir bölümünü levan ve dekstran türü olan polisakkaritler oluştururlar. Plak organik matriksindeki bu değişikliğin yanı sıra plak kalınlığının artması sonucu derin tabakalara tükürükteki proteinlerin ve oksijenin iletimi de zorlaşmakta ve bu tabakalarda ancak anaerob mikroorganizmalar yaşamlarını devam ettirebilmektedirler. Ölen mikroorganizmalar da bu koşulda yaşayabilenler için, besin kaynağı olmaktadır. Plak yapısının değişimine paralel, plak mikroflorası da değişim göstermektedir. Plak 24 saat sonra yapısı ve mikroflorası ile özellik kazanmış olur. Artık bu plağa olgun bakteri plâğı adı verilir.
Olgun bakteri plağı’nın matriksi amorf ve karmaşık bir yapı olup, içinde belirli mikroorganizmalar ve onların metabolik gereksinimleri, metabolik artık ve ürünleri bulunur. Plağın karmaşık matriks yapısı içinde ektrasellüler, polisakkaritler, ufak moleküllü karbonhidratlar, proteinler, peptitler, aminoasitler, lipitler, “Ca++, PO---, F-“ ve daha başka iyonlar bulunmaktadır. Olgunlaşmış plak üzerinde lifsel yapılı mikroorganizmalar plağa bir çayır görüntüsü verirler. Bu lifsel bakteri grupları yer yer bir püskül şeklini alırlar. Bunların arasında sayısız koküsler ve çomaksı bakteriler ve yüzeyel kısımlarda da dökülmüş hücreler ve lokasiteler ve tanımı zor bir çok yabancı madde bulunur. Daha derin tabakalarda yapı granürler ve lifsel bir matriks şeklindedir.
Yanıt Bırak