‘’ Submergion, reinclusion, ankiloz’’ gibi isimler de alan bu anomaliye yalnız süt azılarında rastlanıp,süt kesici ve kaninlerde asla görülmez. Çok kez aynı çocuk birçok süt azısı retansiyonu birden gösterir: iki komşu süt azısı, simetrik ya da antagonist süt azıları, bazen 3-4 süt azısı, simetrik ya da antagonist süt azıları, bazen 3-4 süt azısı birden, en çok alt birinci süt azısı.
Dişin çene kavsi üzerinde yerini aldıktan sonra, hatta bazen çürüyüp dolgu yapıldıktan sonra sekonder olarak alveol kemiğine gömüldüğü görülür.
IZARD VE DORIAN bu retansiyonu, gelişmekte olan 6 yaş dişinin baskısı ile açıklıyorlardı TOMES (1923) , OPENHAIMER (1922) , NOYES (1932) , BRABANDT (1950) , DECHAUME (1966) , alveol kemiğinin o bölgesinde lokalize bir gelişim duraklaması meydana geldiğini söylemektedirler. Aslında bir taraftan alveol kemiği gelişiminde duraklama, öbür taraftan fizyolojik kök rezorpsiyonunda bozukluk olmak üzere ikili bir proçes bahis konusudur (KRONFELD) . Bilindiği gibi, süt dişi kökleri rezorpsiyonu duraklamalarla olur ve rezorpsiyon alanları yeni doku appozisyonları ile onarılmaya çalışılır. Normalde rezorpsiyon hızı, appozisyondan fazla olduğundan kök zamanla bütünüyle rezorbe olur ve diş düşer. Fakat herhangi bir nedenle appozisyon daha fazla olursa, kısmen rezorbe olmuş kökün ankilozuna yol açar. Bu arada komşu bölgelerdeki alveol kemiği normal gelişimini sürdürdüğünden, süt azısı oklüzyon düzeyinden aşağıda kalıp, bazen bütünüyle dişetinin altında kaybolur.
Bazen retine süt dişi kendiliğinden düşebilir. Altında küçük azı varsa malpozisyonda ya da normal pozisyonda gelişimini yapar. Eğer retine dişin çekimi gerekirse, ankilozdan ötürü bir dirençle karşılaşılabilir, çok kez bir alveolektomi gerekir. Çekimden sonra alttaki dişin normal sürebilmesi için yer tutucu yapmalıdır. Alttaki k.azı germi olmadığında, eğer iltihapsal bir komplikasyon yoksa çekime başvurmamalıdır.
GÖMÜK DİŞLER : Normal zamanda süremeyip, perikoroner torbası ağız boşluğu ile ilişkide bulunmayan dişlere ‘’gömük ya da enklüz’’ dişler denilir. Diş dizisinde sayı eksikliğine yol açan bu durum, durum anomalileri olan ektopi ve heteropi’lerden farklıdır.
Bu anomalinin yalnız sürekli dişlerde görüldüğü kabul edilmekle birlikte BOLENDER (1964) 1250 çocuk üzerinde yaptığı bir araştırmada 2 gömük süt kanini vak’asına rastlamıştır. (Sıklık oranı % 0,1). Gömük kalan dişler gelişimi en geç olan dişlerdir: alt 3, üst 3, üst kanin, küçük azılar, 1.ve2. büyük azılar. Sürnümerer dişler de gömük kalabilirler.
Gömüklük 2 klinik durum gösterir:
Tam retansiyon : Diş tümüyle, kemik ve mukoza ya da yalnız mukoza ile örtülüdür.
Yarım retansiyon : Perikoroner torbanın ağız boşluğu ile bağlantısı vardır, dişler parsiyel olarak ağızda görülürler. Gömük dişlerin çevresindeki kemik ve yumuşak dokuların zamanla rezorpsiyonu sonucu ortaya çıkan bu duruma ‘’dezenklüzyon’’ denir.
Passif bir olaydır, dişlerin normal sürmelerinden farklıdır. Temizleme güçlüğü ve retansiyon nedeni ile bu dişler kolayca çürürler.
Histolojik olarak, gömük dişlerin minesinin daha az lamel kapsadığı ileri sürülür. Bazen mine, sement adacıkları ile yer yer örtülüdür. Pulpa bazen atrofiktir, kireçli degeneresans gösterir. Hücresiz sementin fibrilleri ince olup, dentine dik doğrultudadırlar. Hücrel sement tabakası çok incedir. Gelişmiş ve fonksiyondaki dişlerdeki SHARPEY liflerine burada rastlanmaz. Periodonsiyum ince ve atrofik (0,6 mm. kalınlığında) olup perikoroner aralığa oranla çok dardır. Fibröz bağ dokusundan yapılı perikoroner torba geniştir ve kolestrin kristalleri kapsar. Bir iltihapsal komplikasyon yoksa çevredeki kemik normaldir (CHAPUT 1966).
Gömük Dişlerin Etyolojik Faktörleri :
Lokal ya da genel olabilirler:
LOKAL :
a) Dişin kendisine bağlı nedenler :Diş germinin anormal bir pozisyonda oluşması, ya da dişi ilgilendiren biçim anomalileridir. Bazen de dişle çene arasında bir ankiloz meydana gelir.
b) Öbür dişlere bağlı enklüzyon : Sürekli diş üzerindeki süt dişi retansiyon gösterebilir. Süt dişlerinin erken çekimi ile çekim boşluğunun komşu dişler tarafından kapatılması yüzünden, alttaki,sürekli diş süremeyip gömük kalır.
c) Gömük diş bölgesinde bulunan sürnümerer dişler ve odontomalar da sürmeyi engeller. Ameloblastom ve perikoroner kistler de bu gömüklükten sorumlu olabilirler.
d) Kemikle ilgili gelişim bozuklukları da o bölgedeki dişlerin gömük kalmasına yol açabilirler.
GENEL :
a) İrsiyet : Önemli bir faktördür. ‘’ Dysostose – Cleido – Cranialis’’ de birden fazla diş retansiyonuna çok sık rastlanılır.
b) Bazı hormonal bozukluklar ve sifilis de enklüzyonlara yol açabilirler.
DYSOSTOSE CLEIDO-CRANIALİS : Vak’ aların, yarısında dominant karakter olarak iletilen her iki cinste de görülen, irsi bir hastalıktır.
Esas semptom, total ya da parsiyel klavikula aplazisidir, çok kez simetriktir. Omuzlar dar ve düşük, toraks aşağı doğru geniştir. Başka iskelet deformasyonlarına da rastlanabilir, epilepsi görülebilir.
Baş-yüz malformasyonları : Damak kubbesi kemikleşmesinde gecikme olur, ön ve arka fontaneller açık kalır, kafatası büyük ve brakisefal, bazen damak yarığı görülebilir. Burun tabanı yassılaşmış, üst dudak kısa, mandibula normaldir.
Dişler : Sürekli dişlerin sürmesinde gecikme ve buna bağlı süt dişi persistansı görülür. Bütün sürekli dişler gömük kalabilir. Dişlerin çoğu gelişmez, gömük dişlerin kökleri eğri ve kısadır, sement tabakası incedir (RUSTHON). Küçük azılar bölgesinde sürnümerer dişere rastlanır.
Süt dişleri mümkün olduğu kadar ağızda tutulmak üzere tedavi edilmelidir. Ortodontik tedavi pek başarılı olmaz. Gömük dişlerin çekimi de düşünülmeli, gerekli protetik tedavi yapılmalıdır.
Gömük Dişlerin Klinik Belirtileri : Genellikle hiçbir semptom göstermeyip, muayene sırasında dikkati çekerler. Üzerlerindeki süt dişi uzun süre ağızda kalır. Gömük diş bir kanin ise, vestibüler ya da palatinal bölgede bir kabarıklık, yan kesicinin kuronunda vestibülo-versiyon, kökünde linguo-versiyon, ya da rotasyon görülür. Bazen de süt dişi normal zamanında düşer, bıraktığı boşluk dişler tarafından kısmen kapatılır. Orta kesiciler arasında diastema varsa, gömük bir meziodens akla gelmelidir.
Yanıt Bırak