Diş sürmesi, çenelerin içeresinde gelişmekte olan dişlerin gelişimin belirli bir döneminde, belirli doğrultularda harekete geçerek çene kavisleri üzerindeki yerlerini almalarıdır.
Sürme hareketi, kuronun tam oluşumundan sonra ve kökün mineraralizasyonundan önce başlar. Diş sürmesinde rolleri olan kuvvetlerin, ya da proçeslerin tabiatı konusunda kesin bir bilgi yoktur. Bu konuda pek çok araştırma yapılmış ve birçok teori ileri sürülmüştür.
Klâsik Düşünceler:
KÖK TEORİSİ: Uzamakta olan kök, alveolün tabanına dayanarak kuronu dışarı doğru iter. Fakat gömük dişlerin kök gelişimlerini tamamlarken sürmemeleri, ya da günün birinde, kök gelişiminin tamamlanmasından çok sonra sürmeleri, ayrıca, bir dişin sürmek üzere ilerlediği yolun, kökün gelişen boyundan daha uzun olması bu teoriye karşıdır.
PULPANIN GELİŞMESİ TEORİSİ: Pulpa, açık olan apekse doğru gelişerek alveol tabanına baskı yapar ve bu kuvvetle diş dışarıya itilir. Bu teoriyi doğrulamak için, alveol tabanındaki spongioza lamellerinin kemik yüzeyine dik olarak dizilmeleri gösterilir. Bilindiği gibi bu lameller, ancak basınç altında bulunan kemik yüzeylerine dikey dizilirler, aksi durumda yüzeye paralel ya da değişik doğrultularda bulunurlar. Öyleyse, pulpanın gelişirken alveol tabanına baskı yaptığı doğrudur. Fakat kökleri kapanmış, pulpa gelişimleri bitmiş dişlerin de zamanla sürmeleri, tek başına pulpa gelişiminin, diş sürmesi proçesini açıklayamayacağını gösterir.
GRANULASYON DOKUSU TEORİSİ: Alveol tabanındaki kemik iliğinden fışkıran granülasyon dokusu dişi iter denilirse de, yapılan histolojik araştırmalarda, böyle bu granülasyon dokusunun varlığı saptanamamıştır.
KAS TEORİSİ: Bu teoriye göre diş sürmesinde çiğneme ve mimik kaslarının basıncının rol oynadığı ileri sürülür. Fakat her süren diş bu kasların etkisi altında değildir. Örneğin damakta süren üst kaninler ve sürnümerer dişler üzerinde kan basıncı etkili olamaz.
OSMOTiK BASIN TEORİSİ: Dokuların gelişimi sırasında, hücreIerin bölünmeleri sonucu ortaya çıkan osmotik basıncın dişi dışarı doğru ittiği ileri sürülür. Bu teori modern düşüncelere ışık tutmak bakımından önemlidir.
Yapılan son çalışmalarda sürme kuvvetleri, o bölgedeki kan basıncına bağlanmaktadır. Aslında sürme olayı, tek bir teori İle açıklanamayacak birçok etken yardımı ile olur.
Yeni Düşünceler:
Sürme olayı, o bölgedeki doku aktivitesine bağlıdır. Bu doku aktivitesini, kökün büyümesi, alveol kemiğinin biçimlenmesi, pulpa ve periodonsiyumun gelişimi meydana getirir.
HAMAK TEORİSİ: SICHER tarafından ortaya atılan bu teoriye göre, sürmekte olan dişlerin henüz gelişmekte olan apikal uçlarını alveol tabanına birleştiren bir “ligament hamak” vardır. Bu hamak’ı. doku likitleri ile şişmiş durumda olan periodontal lifler yapar. Huni gibi açık olan apeks bölgesinde, gelişmekte olan pulpadaki hücrelerin proliferasyonu ve pulpa damarlarının fizyolojik konu jestiyonu sonucu ortaya çıkan baskı kuvveti, hamak tarafından alveol kemiğine ulaştırılır. Bu kuvvet de apikal bölgede kemik appozisyonunu stimule eder. (CHAIPUT, 1967).
Çok köklü dişler bölgesinde de, olay başlangıçta aynıdır. Fakat pulpa odası belirli büyüklüğe varınca, ligament hamak kaybolur, pulpa dışarı doğru bir çıkıntı yapar, bunun stimülasyonu ile kökler arası septum gelişmeye başlar. Bu dönemden sonra çok köklü dişlerin sürmesinde asıl rolü bu kökler arası septumun proliferasyonu oynar.
Fakat daha sonra fareler ve çeşitli memeliler üzerinde yapılan araştırmalarda, gelişmekte olan dişlerin apeks bölgelerinde ligament hamak'ına benzer yapı düzenine rastlanmaması bu düşünceyi çürütmüştür.
Diş sürmesi ve periodontal membran:
Bununla birlikte, dişin sürmesi sırasında, komşu destek dokularda belirli değişiklikler ortaya çıktığı da bir gerçektir. Özellikle, periodontal membranın gelişimi ile diş sürmesi arasında yakın bir ilişki vardır. Bilindiği gibi, diş kuronunun oluşumundan sonra, İç ve Dış Mine Epiteli birleşerek, Hertwig Epitel Kını adı altında aşağı doğru ilerler. Diş pulpasının mezenkimal bağ dokusu hücrelerinden bir bölümü, bu kın 'karşısında dizilerek kök odontoblastları şekline dönüşürler ve kök dentinini yapmaya başlarlar. Kök dentininin meydana gelmesi ile de H. E. K. dejenerasyona uğrayarak bir balık ağı gibi kökün üzerini sarar. Diş kapsülünün iç tabakasındaki fibroblastlardan bazıları sementoblast adı ile bu ağın aralıklarından, çıplak dentin üzerine sement ana maddesini çökeltirler. Buna paralel olarak, diş folikülünün dış tabakasını meydana getiren fibröz dokunun kollagen lifleri, periodontal membranın oluşumunda rol oynarlar. İşte, bu kollagen liflerin meydana geliş mekanizması ve olgunlaşmalarının, diş sürmesinde önemli bir yer aldıkları kabul edilmektedir. Başka bir deyimle, diş sürmesinde ana rol periodonsiyumdur.
ENGEL, dişlerin sürmeleri sırasında, kollagen liflerin glikoproteinlerindeki değişikliklere dikkati çekmiştir.
Işık mikroskobu ile sıçanlar üzerinde yapılan incelemelerde, diş, sürmesi sırasında kollagen liflerin yeniden düzenlendikleri saptanmıştır. Bu çalışmalara paralel olarak SELVİG, elektron mikroskobun da yaptığı araştırmalarda, gene sıçanlarda, azı dişlerinin periodontal liflerinin doğrultularında bir değişme saptamıştır. Sürmeden önce lifler apiko-oklüzal yönde dizilirlerken, sürme sırasında kök yüzeyine dik bir doğrultu almaktadırlar.
Periodontal lifler, bir yandan alveol kemiğine, öbür yandan sementin dış yüzeyine gömülmüş durumdadırlar. Lifler sementin içerisine dik olarak girerler, sonra sementin ana maddesi içeresinde, dişin pozisyonuna göre bükülürler.
Kollagen liflerin sementten kemiğe doğru ilerlemeleri düz değil dalgalıdır. Bir kollagen lifin boyunu tam olarak ölçmek imkânsızdır. Son yapılan çalışmalar, sement-alveol arasındaki periodontal aralığı, bir tek kollagen lifin baştanbaşa aşmadığı düşüncesinde toplanmaktadırlar.
Fonksiyon öncesi döneminde, dişlerin periodontal aralıklarında semente gömülü kısa kollagen liflerin, alveol kemiğine gömülü kısa kollagen liflerle fibröz bağ dokusundan yapılmış bir «arapleksus» içeresinde birleştikleri ileri sürülmüştür. İnce prekollagen lifcikler bu bölgede bir ağ meydana getirmişlerdir. Aralarında çok sayıda fibroblastlar ve kan damarlarına, ayrıca, gelişimlerinin çeşitli dönemlerinde olan olgun liflere rastlanır. Bir düşünceye göre, diş hareket ederken, bu ara pleksüs bölgesinde süreli olarak prekollagen lifler meydana gelirken, periodontal membranın esas liflerinde de değişiklikler olur ve böylece dişin sürmesi sağlanır.
Ayrıca sürmesi gecikmiş dişlere, «Laterogen faktör» uygulandığında, sürme hareketinin başladığı ya da hızlandığı görülmüştür. Bunun etki mekanizması şöyledir: Diş inaktif durumda iken, kollagenleri meydana getiren makromoleküllerin peptid zincirlerinin bağlantıları gevşektir. Laterogen faktör, bu bağların kuvvetlenmesine yardım eder, bunun sonucu lifte bir gerilme meydana gelir ve diş yukarı doğru çekilir. Bu düşünce, dişin sürmesinde şimdiye kadar üzerinde durulan itme kuvveti değil, çekme kuvvetinin rol oynadığı düşürmesini getirmiştir. (DARLING, 1970).
Yanıt Bırak