Damardan zengin, genç süt diş pulpasının iltihaplaması, harap olması ve periodontal komplikasyonlar arasında geçen zamanın kısalığı dikkate alınacak olursa, süt dişi pulpasının enfeksiyona karşı kendisini pek iyi savunamadığı görülür. Böylece henüz pulpitis belirtileri ortadan kalkmadan gangren meydana gelir.
Sürekli dişte olduğu gibi, süt dişinde de pulpa gangreninin klasik komplikasyonu” akut enfeksiyonlu periodontitis”tir. Hastalık diş sınırını aşar, lokal ve regional bozukluklar; ateş yükselmesi, yüzün o bögesinde kızartı şeklinde kendini gösteren genel bozukluklar ortaya çıkar. Çocuk ne kadar gençse bu belirtiler o kadar fazladır.
Lokal olarak, hasta dişin etrafında bir pas birikintisi, diş etinde ödem ve konjestiyon, dişte aşırı sallantı ve yükselme o bölgedeki ağız mukozasında anormal kırmızılık, dikey ve yatay perküsyonda duyarlılık vardır.
Regional lenf ganglionları şişer. Enfeksiyon komşu bölgelere doğru yayılma başlar. Sürekli dişlerde enfeksiyon yayılmasının en tabi, yolu kök kanalı ve yayılma bölgesi ise periapikal bölgedir. Süt dişlerinde ise durum farklıdır. Özellikle süt azılarının röntgen muayenelerinde apikal bölgenin olaya direkt olarak katılmasının pek ender olduğu görülür. Enfeksiyonun kronikleştiği durumlarda kökler arası septumda, sürekli dişin foliküler tobası üzerinde sınırları belirsiz bir kemik erimesi göze çarpar.Süt azıları için özel olan bu lokalizasyon şu şekilde açıklanırdı: Süt dişi köklerinin fizyolojk rezorpsiyonu ve sürekli dişin sürmesi sırasında bu bölgede meydana gelen granülasyon dokusunun etkisi altında, bu köklerarası septum dekalsifiye olarak zayıflar ve kolayca enfeksiyona uğrar.
Fakat BRANANDT, KLEES, ve WERELDS 1958 ve WİNTER KOVACK ın çalışmaları sonucu, pulpa odası ile periodontal aralığın bifurkasyon bölgesini birleştiren pulpo-periodontal kanalların varlığının ortaya çıkarılması, enfeksiyonun bu bölgede yayılması olayına yeni bir açıklama getirmiştir. Pulpadaki enfeksiyon kök kanallarına gitmeden pulpa odasından bu ikincil kanallar yolu ile köklerarası bölgeye yayılır. WERMOT-GAUD un son çalışmaları, sürekli dişlerde pek nadir görülen bu kanallara, süt azılarında % 10 oranında rastlandığını ortaya koymuştur.
Süt azılarında kuron pulpası enfeksiyonunun bu özel yayılma şekli iki bakımdan önemlidir:
-Kuron pulpası bölgesinde gangren meydana gelmiş, hatta enfeksiyon bifurkasyon bölgesinden periodontal alana yayılmışken, aynı dişin kökler bölgesinde duyarlık daha uzun süre devam eder. Çünkü enfeksiyonun bu direkt yolla interradiküler septum bölgesine geçişi, kök pulpasını bir süre için daha enfeksiyondan korunmuş olur.
Bu anatomik özelliğin, süt azılarının endodontik tedavisinde de önemi vardır. Kök tedavisinden kaçınarak, yalnız ampütasyonla yetinmeyi sağlar.
Akut periodontitis zamanla klinik tablosuna değiştirerek “ kronik enfeksiyonlu periodontitis” durumuna geçer. Bu durumda hasta diş bölgesinde ya da ondan oldukça uzak bi yerde, bir gingivial vestibüler fistül meydana gelir. Dikey ve yatay perküsyonda , bazan dişten mat bir ses alınır. Radyografi bazen, alttaki sürekli dişin perikoroner torbasının kalınlaştığını, sınırlarının belirsiz yaygın bir görüntüde olduğunu ve bir foliküler kist meydana gelmişse alttaki dişin hatta komşu sürekli dişlerin germlerinin itildiklerini ve yer değiştirdiklerini gösterir.
Fistül varsa bile, sık sık akut altihapsal reaksiyonlarla alevlenmeler klinik sessizliği bozabilirler. Bu diş menşeli, kronik enfeksiyonlar uzak bölgelerde de komplikasyonlar meydana getirerek “ fokal enfeksiyon” bakımından önemli rol oynayabilirler.
Çocuklarda fistül lokalizasyonları, süt ve sürekli dişler için ayrı ayrı özellik taşırlar. Genç sürekli dişlerin apeksleri alt çene kemiği kenarlarına daha yakındır.
Yanıt Bırak